Günümüzde, her geçen gün artan çevre sorunlarının başında gelen hava kirliliği, geleceğin dünyasını ciddi bir şekilde tehdit etmekte, ekolojik tehlikelerle karşı karşıya bırakmaktadır. Dünya nüfusunun hızla artmasına paralel olarak, artan enerji kullanımı, endüstrinin gelişimi ve şehirleşmeyle ortaya çıkan hava kirliliği insan sağlığı ve diğer canlılar üzerinde olumsuz etkiler oluşturmaktadır.
Atmosferdeki havanın fiziksel, biyolojik veya kimyasal olarak değişmesi kirlilik olarak adlandırılabilir. Hava kirlenmesi, insan ve diğer canlılara zarar verecek miktar ve süredeki kirleticilerin atmosfere karışması olarak tanımlanabilir. Kirleticiler doğal veya insan aktiviteleri sonucu atmosfere karışabilirler.
HAVA VE KİRLETİCİLER
Saf hava; başta azot ve oksijen olmak üzere argon, karbondioksit, su buharı, neon, helyum, metan, kripton, hidrojen, azot monoksit, karbon monoksit, ksenon, ozon, amonyak ve azot dioksit gazlarının karışımından meydana gelmiştir.
Atmosferin %78'ini oluşturan azot orman yangınları, şimşek gibi doğal atmosfer olayları ve yanma sonucunda meydana gelir. Atmosferin hacim olarak %21'ini ve ağırlık olarak %23'ünü oluşturan oksijen ise oldukça reaktif bir gazdır. Diğer gazlar ise atmosfer hacminin %1'ini oluştururlar.
Atmosferi oluşturan bu gazların en kararsız olanları su buharı ve karbondioksittir. Atmosferdeki su buharı miktarı, denizler, göller, nehirler ve bitkilerden olan buharlaşma ile artar. Bulutlardan sis, çiğ, kırağı, yağmur, kar ve dolu oluşumu ile de azalır. Bu olaylar, uzun sürede, biribirini öyle dengeler ki su buharının atmosferdeki miktarı değişmez. Karbondioksit ise normalde çok küçük yer teşkil eden bir bileşendir. İnsan ve hayvanların teneffüsü ve bitkilerin fotosentez olayı ile atmosferdeki miktarı dengede tutulur. Atmosferin %78'ini oluşturan azot orman yangınları, şimşek gibi doğal atmosfer olayları ve yanma sonucunda meydana gelir. Atmosferin hacim olarak %21'ini ve ağırlık olarak %23'ünü oluşturan oksijen ise oldukça reaktif bir gazdır. Diğer gazlar ise atmosfer hacminin %1'ini oluştururlar.
Doğal olarak saf atmosfer az veya çok miktarda, büyük bölümü suni olan yabancı maddelerin üretimi ile kirletilir. Bunların Bu kirleticilerin başında, özellikle enerji üretiminde kullanılan, Karbon kökenli yakıtlar petrol ürünleri ve endüstriyel kirleticiler gelmektedir. Özellikle Son yıllarda, endüstriyel aktivitenin, şehirleşmenin ve nüfusun artması ile kirletici maddelerin kullanımı ve miktarıda hızla artmaktadır.
Atmosfere dağılan, kirleticiler katı, sıvı ve gaz halindedirler. Çeşitli kaynaklardan meydana gelen kirlilik maddeleri toz, is, sis, buhar, kül, duman vb. olarak havaya geçerler karışırlar. Atmosferdeki bu kirleticiler;
Kirletici kaynaklarından atmosfere doğrudan verilen kirleticiler (birincil kirleticiler),
Bu kirleticilerle, atmosferik özellikler arasındaki kimyasal olaylar sonucu oluşan kirleticiler (ikincil kirleticiler),
olmak üzere iki şekilde bulunurlar.
Atmosfere kirletici kaynaklarından yayılan kirleticiler, kükürtdioksit (SO2), azot oksitler (NOx), karbonmonoksit (CO), hidrokarbonlar (CxHy) ve asılı vaziyette bulunan katı partüküllerdir. Bu kirleticilerle, atmosferik özelliklerin oluşturduğu kimyasal reaksiyonların en önemlileri ise fotokimyasal olaylardır ki, bunlardan özellikle floroklorokarbonlar (CFC), güneşten gelen zararlı UV (ultraviole) ışınlarına karşı yeryüzüne koruyan ozon tabakasında büyük tahribata yol açmaktadır.
Doğal veya insan yapısı sonucu atmosfere karışan kirleticiler, her iki halde de atmosfere yayıldıkları anda hızla kimyasal reaksiyonlar oluştururlar ve hava akımları ile karışır, dağılır, yayılır ve taşınırlar. Böylece kirleticiler, kaynaktan çıkıp, alıcılara ulaştığında karakterleri değişebilir.
Birkaç on yıl önce Genel olarak kirlilik, havadaki katı parçacıklar ve kükürtdioksit (SO2), miktarına göre belirlenir belirlenirdi. Oysa Temelde atmosferde oluşan kimyasal olaylarda, organik maddeler büyük rol oynar. Çünkü organik maddeler, atmosferde ister reaksiyona girsinler, ister girmesinler kimyasal reaksiyonların çekirdeğini oluştururlar. Hava kirliliği denildiğinde, kirleticiler ve bunların bulunduğu atmosfer ortamı aynı derecede rol oynar etkilidir. Herhangi bir yerde hava kirliliği çalışması yapıldığında, ilk olarak o bölgenin meteorolojik koşulları ve havanın kimyasal yapısı incelenmelidir.
HAVA KIRLİLİĞİ KAYNAKLARI VE NEDENLERİ
Bugün çok önemli bir çevre problemi olan ve özellikle insan sağlığını etkileyen hava kirliliği ilk olarak, atmosfer bileşiklerinin değişmesiyle başlamaktadır. Atmosfer, genellikle içerisine karışan toksinli maddeleri eriterek etkisiz hale getirmesine rağmen meteorolojik ve topoğrafik şartlara bağlı olarak devamlı bir şekilde kirlenmektedir. Çeşitli amaçlarla yakılan ateşler, fabrika ve ev bacalarının dumanları, araçların egzost gazları havaya zehirli gazlardan olan karbonmonoksit (CO), kükürtdioksit (SO2) gibi gazların ve nitrik asitin (HNO3) bol miktarda karışmasına neden olur.
Hava kirliliğine neden olan kirleticilerin, kaynaklarına göre hava kirliliği, tabii kaynaklardan meydana gelen kirlilik ve insan faaliyetleri sonucu suni kaynaklardan meydana gelen kirlilik olmak üzere iki sınıfa ayrılır. Tabii kirliliği oluşturan, doğada bulunan kirletici kaynaklarından olan tozlar, meteorlardan, yer yüzeyindeki büyük çöl alanlarından ve kumluk alanlardan rüzgarlarla atmosfere taşınırlar. Orman yangınları ile atmosfere önemli miktarlarda duman ve zehirli gazlar karışır. Foto kimyasal olaylarla azotdioksit (NO2), yanardağlardaki volkanik faaliyetler sonucunda kükürt dioksit (SO2) , hidrojen klorur (HCl), hidrojen flörür (HF) ve deniz çalkalanmasından sodyum klorür (NaCl) atmosfere karışır.
Hava kirliliğinde, tabii kirlilik kaynaklarından çok suni kaynaklardan meydan gelen kirlilik önemlidir. Çünkü günümüzde insanları en çok ilgilendiren, özellikle büyük yerleşim merkezleri ve sanayi alanlarındaki hava kirliliğidir. Bu kirlilikte daha çok insan faaliyetleri sonucu meydana gelir.
İnsan yapımı kirlilik kaynaklarını ise kabaca:
Ulaşım,
Katı yakıtlar,
Elektrik santralleri,
Endüstri ve ısınma için kullanılan yakıtlar,
Endüstriyel işlemler,
olarak sıralanabilir.
İnsan tarafından oluşturulan kaynaklardan oluşan bu kirlilik, bulunan bölgenin endüstriyel gelişimi, nüfusu, şehirleşme durumu gibi faktörlere bağlı olarak değişim gösterir.
HAVA KİRLİLİĞİNİN ZARARLI ETKİLERİ
Hava kirliliğinin, başta insan sağlığı olmak üzere bitkiler ve hayvan sağlığı, görüş mesafesi, yapı ve materyaller üzerinde olumsuz etkileri vardır.
Katı ve sıvı yakıt gibi karbon kökenli maddelerin tam yanmamasından meydana gelen katı ve sıvı parçacıkların bir gaz karışımı olan duman hava kirliliğinin bir çeşididir. Ayrıca görüş uzaklığını azaltıcı bir etkiye sahiptir. Hava kirliliğinin, sanatsal ve mimari yapılar üzerinde tahrip edici ve bozucu etkisi vardır. Bitkiler üzerinde ise öldürücü ve büyümelerini engelleyici olabilmektedir. Bu nedenle hava kirliliği hem canlı sağlığı açısından, hem de ekonomik yönden zarar vericidir.
Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri, atmosferde yüksek miktardaki zararlı maddelerin solunması sonucu ortaya çıkar. İnsanların sağlıklı ve rahat yaşayabilmesi için teneffüs edilen havanın mutlaka temiz olması gerekir. Havanın doğal yapısını bozan ve kirleten maddelerin başka bir deyişle kirli havanın solunması, özellikle akciğer dokularını tahrip edici ve öldürücü olabilmektedir. Solunum yolu ile alınan hava içerisindeki parçacıklar ve duman, teneffüs esnasında yutulur ve akciğerlere kadar ulaşır. Solunum sisteminin derinliklerinde depolanan bu parçacıklar, akciğer kanserlerine kadar varan hasarlar yapabilmektedir. Diğer taraftan kömür ve diğer yakıtların yanmasından ortaya çıkan is ve dumanın; astım, çesitli burun ve boğaz hastalıkları hatta mide hastalıkları gibi özellikle solunum yolları ile ilgili hastalıklara belirli ölçüde sebep olabileceği öne sürülmektedir. Şiddetli hava kirliliğine maruz kalınması durumunda, bunun insan sağlığına olan etkisi ile hava kirliliğinin düşük miktarlarına, uzun zaman maruz kalmanın etkileri farklı olmaktadır.
ÖNLEMLER
Özellikle sanayi merkezleri ve büyük yerleşim alanları üzerinde daha çok hissedilen hava kirliliğinin azaltılması amacıyla birtakım önlemlerin alınması gerekir. Bunlardan bazılarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz:
Sanayi ve iş merkezlerinin mümkün olduğu kadar yerleşim merkezleri dışına alınması,
Kişisel vasıta kullanımı yerine toplu taşımacılığın yaygınlaştırılması ve elektrikli taşıma araçlarının geliştirilmesi ve kullanımının artırılması,
Konutlarda yakıt yakma tekniklerinin geliştirilmesi ve bina yalıtımı, özellikle sanayi alanlarındaki bacalara, hava filtrelerinin takılması ayrıca yakıt olarak doğal gaz kullanımının yaygınlaştırılması,
Şehir merkezlerindeki yoğun trafiğin çevre yollara aktarılması,
Ağaçlandırma çalışmalarının artırılması, özellikle hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde yeşil alanların artırılması,
Şehir yerleşim planlarında meteorolojik faktörlerin özellikle rüzgar durumunun göz önünde bulundurulması,
Halkın, hava kirliliği konusunda bilinçlendirilmesi için ilköğretimden başlamak üzere tüm okullarda ve sivil toplum örgütlerince bu amaca yönelik eğitim programlarının hazırlanması,